Türkiye’de sağlık sistemi yıllardır büyük bir özveriyle ayakta tutuluyor. Ancak bu özverinin arkasındaki en önemli aktör olan sağlık çalışanları, emeğinin karşılığını almadığını düşünüyor. Hastanelerde sabahlayan, nöbet üstüne nöbet tutan, insan hayatı için mücadele eden binlerce doktor, hemşire ve teknisyen için ekonomik koşullar her geçen gün daha da zorlaşıyor. sağlık personeli haber kaynaklarında sıkça gündeme gelen maaş eşitsizlikleri, sağlık sektöründe çalışma barışını bozan en önemli unsurlardan biri haline geldi.

Sağlık Çalışanlarının Maaş Adaleti Emeğin Karşılığı Alınıyor mu?

Türkiye’de sağlık çalışanlarının maaşları, benzer mesleki yoğunluğa sahip diğer sektörlerle karşılaştırıldığında oldukça düşük kalıyor. Uzun yıllar eğitim gören, büyük bir sorumluluk taşıyan ve insan hayatıyla birebir temas eden bu kişiler, maaş bordrolarına baktıklarında çoğu zaman hayal kırıklığı yaşıyor. Üstelik performansa dayalı ek ödeme sistemi, çalışanlar arasında gelir uçurumlarını artırıyor. Aynı kurumda benzer görevleri yapan iki personel arasında binlerce lira fark olabiliyor.

Performans Sistemi ve Adalet Sorunu

Performansa dayalı ödeme sistemi, sağlık hizmetlerinde kaliteyi artırmak amacıyla getirildi. Ancak uygulamada beklenenin aksine motivasyonu değil, memnuniyetsizliği artırdı. Çünkü sistem, çoğu zaman gerçek emeği değil, sayısal verileri ödüllendiriyor. Poliklinikte günde 100 hasta bakan bir doktor daha fazla puan alırken, yoğun bakımda 10 hastaya saatlerce emek veren başka bir doktor aynı karşılığı alamıyor. Bu durum, sağlık çalışanları arasında “emeğin değil, rakamın değer gördüğü” bir algı oluşturdu.

Hemşireler, ebeler, teknisyenler ve diğer yardımcı personeller ise bu sistemde genellikle geri planda kalıyor. Oysa sağlık hizmeti bir ekip işidir. Doktorun yanında çalışan hemşirenin, hastayla ilk teması kuran ebenin, tahlil sonuçlarını titizlikle hazırlayan teknisyenin emeği olmadan hiçbir sistem işlemeyebilir. Performans sistemi, bu ekip ruhunu zedeleyerek çalışma barışını bozan bir unsura dönüşmüştür.

Gerçekler ve Geçim Mücadelesi

Artan hayat pahalılığı, sağlık çalışanlarının maaşlarının reel değerini büyük ölçüde düşürdü. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan sağlık personelleri için kira, ulaşım ve temel ihtiyaç giderleri maaşlarının önemli bir kısmını tüketiyor. Birçok hemşire ya da teknisyen, ek iş yapmadan geçinemediğini söylüyor. Doktorlar arasında ise özel hastanelerde ikinci işte çalışmak veya yurtdışına gitmeyi düşünmek yaygın bir hale geldi.

Buna rağmen sağlık çalışanlarının birçoğu mesleğini sevdiği için bırakmıyor. Ancak bu sevginin de bir sınırı var. İnsan hayatı gibi kutsal bir görevi yerine getiren bir çalışanın, ay sonunu getirebilmek için borç hesaplaması yapması kabul edilemez bir durumdur. Bu nedenle, maaş adaleti sadece ekonomik bir konu değil, aynı zamanda etik bir meseledir.

Uluslararası Karşılaştırmalar

OECD verilerine göre, Türkiye sağlık çalışanlarına ödenen maaş düzeyinde birçok ülkenin gerisinde. Almanya, Fransa, Kanada ve İngiltere gibi ülkelerde sağlık çalışanları hem maddi olarak daha iyi şartlara sahip hem de çalışma saatleri açısından daha insani bir düzen içinde çalışıyor. Bu fark, son yıllarda Türkiye’den yurtdışına giden doktor ve hemşire sayısındaki artışla da açıkça görülüyor. Nitelikli personelin başka ülkelere yönelmesi, içerideki yükü artırarak sistemi daha kırılgan hale getiriyor.

Çözüm Arayışları ve Reform İhtiyacı

Uzmanlara göre maaş adaletinin sağlanabilmesi için öncelikle ücret politikalarının köklü bir şekilde gözden geçirilmesi gerekiyor. Sabit maaşların artırılması, performans sisteminin objektif kriterlerle yeniden düzenlenmesi ve ek ödemelerin kalıcı hale getirilmesi ilk adımlar olmalı. Ayrıca, kıdem farklarının adil bir şekilde yansıtılması, çalışanlar arasında eşitlik duygusunu güçlendirecektir.

Bununla birlikte, sağlık çalışanlarının yalnızca maaşla değil, çalışma koşullarıyla da desteklenmesi gerekiyor. Uzun nöbet sürelerinin kısaltılması, dinlenme haklarının korunması ve psikolojik destek mekanizmalarının geliştirilmesi, motivasyonu doğrudan artıracaktır. Çünkü memnun çalışan, hem daha verimli olur hem de hizmet kalitesine katkı sağlar.

Sonuç: Emeğe Değer Vermek Bir Zorunluluktur

Sağlık çalışanlarının maaş adaleti meselesi, sadece bir ücret tartışması değil, toplumun vicdanını ilgilendiren bir meseledir. Bir ülkenin sağlık sistemi, çalışanlarının refahı kadar güçlüdür. Eğer bir doktor, bir hemşire ya da bir teknisyen emeğinin karşılığını alamıyorsa, sistem sürdürülebilirliğini kaybeder. personel sağlık alanında kalıcı reformlar yapılmadıkça, bu memnuniyetsizlik daha da derinleşecektir.

Artık sağlık çalışanlarının hak ettikleri değeri görme zamanı geldi. Emeğe saygı, sadece bir slogan değil, bir devlet politikası olmalıdır. Çünkü sağlık çalışanı, sadece maaşla değil, adaletle motive olur.

Tags

Comments are closed